Back to the Future aldatmacası: Akı Kapasitörünü Mithat Taymtıravol adlı bir Osmanlı keşfetti!

Ah şu müselman kardeşlerimin aşağılık kompleksleri ah. Geçen bir tanesi “Abii abi, biz ilimde teknikte şol Evropa’nın, şol Amalikalıların ne kadar da gerisinde kaldık!” diye vaveyla ediyordu. Ben de ağzına bir tane sille aşkettikten sonra bu konuda bir iki kelam etmenin elzem olduğuna kanî oldum ve mevzuya akı kapasitörünün ilk Osmanlılar tarafından keşfedildiğinden bahsederek bir mukaddime yapayım istedim;

Vakt-i Osmani’de Mithat Tayımtıravol adında hem fenni hem uhrevi ilimlerde zamanının zirvesini görmüş bir alim var idi. Bu alimin en büyük icatlarından birisi de şimdi akı kapasitörü diye bildiğimiz, edavat-ı vakit bükümü diye adlandırdığı alettir.

Bu aletle Mithat efendi, kompleks parametik impulslarla güçlendirilen gosdalinyum [anlamasanız da kafa sallayın ilimsel hakikatlerden bahsediyoruz burada.] ile zamanda cevelan ve seyeran etmeyi mümkün kılmıştı.

İstediği zamana atlaması için muayen bir sürate ulaşması gerektiği için Mithat bey, bu sürate, bir at arabası marifetiyle ulaşıyordu. Akı kapasitörü de epey cesametli bir alet olduğu için onu da bir at arabası dingili olarak dizayn etti.
 
Rivayet odur ki, Mithat Tayımtravol istediği zamana gitmek için at arabasını Barbaros yokuşundan aşağı salar, tam Beşiktaş iskelesinden atları ve arabası ile denize uçacakken birden muayen sürate ulaşınca akı kapasitörü aşka gelir, at arabası havada yanan teker izleri bırakarak kaybolur ve Mithat Taymtıravol meçhul zamana cevelan edermiş.

Mithat Taymtravol’ın nereleri, hangi zamanları ziyaret ettiği konusunda elimizde bir malumat yok. Lâkin, yaşlığında asr-ı saadete gidip Bedir Harbinde şehit olduğu konusunda kuvvetli bir tevatür de mevcuttur.

Gelgelelim Amerikalıların bu icadımızı nasıl ele geçirip kendilerinmiş gibi pazarladıklarına. Mithat Tayımtravol, en son yolculuğunu yapmadan önce bir akı kapasitörü daha yapıyormuş. Lakin, yaptığı en son yolculuktan geri dönmeyince, eşyaları bir süre boşta kalmış. Sonrasında atölyesi ve eşyaları dersaadet ambarlarına kaldırılmış. Milli mücadele döneminde ise tüm ambardaki edevat kilo hesabı ile Amerikalı bir tüccara satılmış. Kapasitör bir dönem daha atıl bekledikten sonra bu Amerikalı tüccarın torunu Dr. Emmett L. Brown tarafından asıl işlevi anlaşılınca
Dr. Emmett L. Brown denilen bu zat,  o zamanın teknolojisiyle akı kapasitörünün çok daha ufak bir versiyonunu yapmış.

Hikayenin geri kalanı ise hepimizin malumu. Bu Amerikalılar bizim icadımızı çaldıkları bir yana bir de bunun filmini yapıp, macera unsurları ile süsleyip püsleyip bize kendi icadları gibi yutturdular!

Biz de yedik!

Veyl olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder